Işık, adına '' foton'' denilen parçacıklardan oluşan, çeşitli dalga boylarına sahip, kütlesi olmayan, evrenin en hızlı hareket eden maddesidir.
Işık, çoğu alanda kullanılıyor olsa da biz burada kozmolojinin gözüyle ışığa bakacağız.
Işık çeşitli boyutlarda varlığını sürdürür. Gördüğümüz renkler de ışığın farklı dalga boylarındaki görüntüleridir. Işık saniyede 300.000 km ile evrenin en hızlı maddesidir. Her şey de olduğu gibi ışığında çeşitleri vardır. Bunlardan x, alfa, beta gibi isinler alırlar. Son dönemlerde birde ''Nötrino'' denilen bir ışık çeşidi daha buldular. Elimizi açtığımızda hemen her saniyede bir kısmı elimize temas ediyor ve içinden geçip yolculuğuna devam ediyor. Peki nereye gidiyor bunlar? Ne gariptir ki bunlar karşılaştıkları her maddenin için den geçip(Dünya'dan bile) yolculuklarına devam ediyorlar.
Bu ışıklardan bazıları çok zararlı olabiliyor. Dünyamız her saniye bu zararlı ışıkların bombardımanı altındadır; ama atmosfer bunları bir taraftan (yararlılarını) süzerken, diğer taraftan Dünya'nın manyetik çekin kuvveti bunları uzaya savıyor.
Kozmologlar evrensel boyutlarda ışık hızının bile yetersiz olduğunu söylüyorlar. Şöyle ki ''Kutup Yıldızı'nın'' şu an gördüğümüz ışıkları bile 45 yıl önce yola çıkmışlardı. Yani biz yıldızın şimdiki halini değil 45 yıl önceki halini görüyoruz. Bur da şu soruyu sormak lazım: madem biz onun 45 yıl önceki halini görüyoruz, ışığı 45 yılda geliyor, öyleyse yıldız bizden 45 yıl daha gelecekte değil mi? Evet öyle. Bu da bize zamanın ışık hızıyla bağlantısını ortaya koyuyor. Lakin ''Einstein'' de zamanı 4. boyut olarak uzaya ekliyor ve ışık hızıyla zamanın aktığını belirtiyor.
Gerisini varın siz hayal edin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder